Sabah haberlerini izliyorum Tv'den içim kalkarak. Bir fincan çay zehir oluyor sanki. ''Nasıl bir ülkede yaşıyoruz, insanlarımız ne hale gelmiş?'' diye kahroluyorum. Hemen hemen hiç iç açıcı bir haber yok.
16 saat aralıksız çalışan işçinin evet içerikli pankartı yenilerken kuleden düşüp ölmesi çok acı. İki çocuklu geçim sıkıntısı içindeki işçi ailesinin dramı çok da alışılmadık değil.
Bir kadının kuyumcuyu soyması, yine bir yaşlı kadının çöp ev haline getirdiği evine belediyenin müdahalesi sırasında attığı çığlıklar ..''Ben bilim kadınıyım, evime bu şekilde giremezsiniz'' diyor..Belli ki ruh sağlığı yerinde değil. Bunlar nisbeten katlanılabilir türden haberler.
Dağdan inip bir keçiye tecavüz eden insanı anlatıyor spiker, görüntüler eşliğinde..Sahibi kesip hayvan barınağına vermekten söz ediyor. Zavallı keçi masum masum bakıyor. Ya bu insanlık dışı eylemi yapan sözde insana ne olacak? Muhtemelen hasta olduğu öne sürülerek beraat edecek. İnsanlık yerlerde sürünüyor.
Sınırda bir yerlerde bir şahin bulunuyor; kaçakçılar tarafından gözleri dikilmiş durumda. İnanılır gibi değil. Gözleri açık olursa geri döner diye zavallı hayvanın gözlerini dikmişler canlı canlı. Bunları yapabilenlere insan denir mi?
Tüm bunlar sabah haberlerinde iletilenler. Kim bilir daha neler oluyor ülkemde. Ne hırsızlıklar, tecavüzler, işkenceler.. İnsanın ruh sağlığını koruması çok zor bütün bu olup bitenler karşısında.
Yasalar, toplumsal yaptırımlar vs. yeterli gelmiyor demek ki. Eğitim ve güçlü bir sosyal yapıya ihtiyacımız var. Ayrıca tepkisiz toplum olmamızın cezasını çekiyoruz belki de. Bizimle ilgili olsun ya da olmasın çarpıklıklar, yanlışlıklar karşısında sessiz kalmak yerine doğruyu savunmak ve birlikte hareket etmek gerektiğini unutmamalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder