1 Eylül 2010 Çarşamba

Sabah Haberleri

Sabah  haberlerini  izliyorum  Tv'den  içim  kalkarak. Bir  fincan  çay  zehir  oluyor  sanki. ''Nasıl  bir  ülkede  yaşıyoruz,  insanlarımız  ne  hale  gelmiş?''  diye kahroluyorum. Hemen  hemen  hiç  iç  açıcı  bir haber  yok.

16  saat  aralıksız  çalışan  işçinin  evet  içerikli  pankartı  yenilerken  kuleden  düşüp  ölmesi  çok  acı. İki  çocuklu  geçim  sıkıntısı  içindeki  işçi  ailesinin  dramı  çok  da  alışılmadık  değil.

Bir  kadının  kuyumcuyu  soyması, yine  bir  yaşlı  kadının  çöp  ev  haline  getirdiği  evine  belediyenin  müdahalesi  sırasında  attığı  çığlıklar ..''Ben  bilim  kadınıyım,  evime  bu  şekilde  giremezsiniz'' diyor..Belli  ki  ruh  sağlığı  yerinde  değil.  Bunlar  nisbeten  katlanılabilir  türden  haberler.

Dağdan  inip bir  keçiye  tecavüz  eden  insanı  anlatıyor  spiker,  görüntüler  eşliğinde..Sahibi   kesip  hayvan  barınağına  vermekten  söz  ediyor. Zavallı  keçi  masum  masum  bakıyor. Ya  bu  insanlık  dışı  eylemi  yapan  sözde  insana  ne  olacak? Muhtemelen  hasta  olduğu  öne  sürülerek  beraat  edecek. İnsanlık  yerlerde  sürünüyor.


Sınırda  bir  yerlerde  bir  şahin  bulunuyor;  kaçakçılar  tarafından  gözleri  dikilmiş  durumda.  İnanılır  gibi  değil.  Gözleri  açık  olursa  geri  döner  diye  zavallı  hayvanın  gözlerini  dikmişler  canlı  canlı.  Bunları  yapabilenlere  insan  denir  mi?


Tüm  bunlar  sabah  haberlerinde  iletilenler.  Kim bilir  daha  neler  oluyor  ülkemde.  Ne  hırsızlıklar,  tecavüzler,  işkenceler.. İnsanın  ruh  sağlığını koruması  çok  zor  bütün  bu  olup  bitenler  karşısında.


Yasalar,  toplumsal yaptırımlar  vs. yeterli  gelmiyor  demek  ki. Eğitim ve güçlü  bir sosyal yapıya  ihtiyacımız  var.  Ayrıca tepkisiz  toplum  olmamızın  cezasını  çekiyoruz  belki  de. Bizimle  ilgili  olsun  ya  da  olmasın  çarpıklıklar,  yanlışlıklar  karşısında sessiz  kalmak  yerine  doğruyu  savunmak  ve  birlikte  hareket  etmek gerektiğini  unutmamalıyız.

Hiç yorum yok: