1 Mart 2011 Salı
Ne Zormuş Bir Şeyler Yazmak !
İçimizden geleni kağıda ya da elektronik ortama kuralsızca aktarmaktan söz etmiyorum. Gerçek anlamda yazar olabilmekten söz ediyorum.
Çok az sayıdaki izleyicilerimden Sayın Sittirella yorumlarında yazdıklarımı ilgi ile okuduğunu belirtme inceliğini gösteriyor. Doğrusu amatörce ve Sarah'ya duyduğum sevgi ve hayranlıkla yapmağa çalıştığım bu işi nereye kadar götüreceğimi de bilmiyorum. Her sabah ya da akşam daha önce yazdıklarıma bakınca öyle yanlışlar görüyorum ki, kendimi çok yetersiz hissediyorum. Çok iyi gözlemci ve dinleyici olmak yetmiyor. Yazdıklarımı her okuyuşumda anlatım bozuklukları, yazım yanlışları, yetersiz ifade gibi aksaklıklar görüyorum. Oldukça ağır bir sözcük işçiliği gerekiyor. Çünkü amatörce de olsa bu işler şakaya gelmez. Yapılacaksa mutlaka bir alt yapı oluşturulmalı, yazmanın incelikleri ve kuralları en mükemmel şekilde uygulanmalı. Yoksa ortaya konulanlar hiç bir değer taşımaz. Yetersiz anlatımlı, okuması yorucu sözcük yığınlarından öteye gitmez yazdıklarınız. İşte bu yüzden yazma işini kotarabilen gerçek edebiyat ustaları kalıcı olmuştur.
Sarah Lou ülkesinde iyi bir dil ve yazarlık eğitimi almış. Alt yapısı mükemmel. Bu açıdan ona imreniyorum. Bir gün bahçe sohbetlerimizden birinde yazma işinin zorluklarından söz ettik. Bana, iyi bir gözlemci olmanın ve dilbilgisi kurallarını bilmenin iyi bir yazar olmak için yeterli olamayacağını anlattı. Sözcüklerle yeni dünyalar kurabilecek kadar ustaca oynamanız gerektiğini, çok fazla okuyup okuduklarınızın hiç birinden yazma tekniği konusunda etkilenmeden kendi uslubunuzu yaratmanızın zorunluluk olduğunu söyledi.
Sarah Lou bir sohbetimizde Amerika'da yazarlık okulları olduğunu anlattı. Kendisi bu okullardan birinde bir süre öğretmenlik yapmış. Bazılarının akşam iş saatlerinden sonra eğitim verdiği bu okullarda pek çok insanın nasıl yazabileceğini öğrendiğini ve yaşamlarını değiştiren adımlar attıklarını söyledi. Bu okullarda öncelikle dilbilgisi konusunda eğitim alan insanlar gözlem yapmayı, bakmaktan çok görmeyi de öğreniyorlarmış. Ayrıca bir durumu ya da duyguyu en anlaşılır şekilde anlatma üzerinde pratik yapıp birbirlerinin yazdıklarını değerlendiriyorlarmış.
''Sözcüklerle oynamak, gereksiz olanları ayıklamak, eş ve yakın anlamlıları aynı tümcede kullanmamak , yalın ve anlaşılır yazabilmek aşama aşama kazanılan özellikler'' diyor. Bir yazıdaki sözcük çeşitliliği ve bunların doğru ve yerinde kullanılması belli başlı kıstaslardan biriymiş. Bir kitabı sınırlı sayıda sözcükle yazmak yetersizlik olarak değerlendiriliyor. Zengin anlatım için kelime dağarcığının zengin olması gerekiyormuş. Hatta bu konuda yapılmış araştırma sonuçları istatistik bilgi olarak saklanıyormuş. Her yazarın yapıtlarında kullandığı ortalama sözcük sayısı belirleniyormuş.
Elbette yetenekten de söz ediyor. ''Bazı insanlar yazar olmağa çok daha yatkın oluyorlar'' diye belirtiyor. Yetenek, zeka, dikkat ve birikim gerektiren bir iş yazarlık.. Bir de bıkmadan usanmadan yazıp mükemmel olduğuna inanıncaya dek üzerinde çalışmak gerekiyormuş.
Anlayacağınız çok çalışmam lazım çooooook..:))
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
Her gün eve geldiğimde ''yeni gönderi yayımlamış mı?'' diyerek kontrol ettiğim çok az sayıdaki blog tutucularından biri olduğunu bilmeni isterim.
Laf olsun, gönlün olsun diye söylemiyorum. Çok anlaşılır, sade ve akıcı yazdığın için hoşuma gidiyor.
Yazım hatası demişsin, hemen örnekleyeyim; Sarah'nın, Sarah'yla, Sarah'yı...
Olur bunlar, özellikle uyarmak istemedim, zamanla zaten kendin farkeder ve düzeltirsin.
Kimsenin ''editörcülük'' oynamasına gerek yok.
Az sayıda izleyicin olmasının, ilk günlerde kendini boşluğa konuşuyor gibi hissetmenin ne olduğunu iyi bilirim. Bu sebeptendir okuduğum, beğendiğim hiç bir gönderiye yorum bırakmadan geçmemem.
Kişi izlendiğini, yazdıklarının okunduğunu bildiğinde daha bir zevkle, istekle yazıyor çünkü.
İzleyici sayın zamanla artar ama şu esas olan kural; az olsun, temiz olsun :)
Sevgilerimle.
Teşekkürler..
İsmini söylediğim gibi mi yazmam gerekiyor? Sera
mı yazmalıyım? Bilemiyorum..Bunu araştırmam lazım.
Gerçekten fikrim yok.
Yabancı özel isimlerin ne şekilde yazıldığını incelemek gerekir diye düşünüyorum.
Ayrıca bir tavsiye vermek istiyorum; siyah zemine açık renk yazılar çok göz yorucu.
Açık renkli bir arka plan kullanabilirsen yazdıkların çok daha okunaklı olacaktır.
Şu an Begonvilli Ev'in uyarısı ile CNN Türk'te Blogspot erişiminin engellenmesi ile ilgili tartışmayı izliyorum. Galiba blog sayfalarımıza veda etmek zorunda kalacağız. Yine de şablon değişikliğini deneyeceğim.
Yorum Gönder