30 Ağustos 2010 Pazartesi

Şeytanın Yaz dedikleri



Şeytanın gör dedikleri...Klişe bir laf. Görenler görüyorlar zaten. Ama kaçımız dile getiriyoruz gördüklerimizi? ''Kaçımız dile getirebiliyoruz? '' demek daha doğru. Suskunluğumuzun nedenleri pek çok. Yalnızca yadsıdıklarımızı ve rahatsızlıklarımızı  değil, mutluluklarımızı, sevgilerimizi de dışa  vuramıyoruz çoğu  kez. Sosyal, psikolojik, kişisel vb. nedenlerle ya susuyor, içimize gömüyoruz ya da düşündüğümüzden farklı ifade ediyor ve davranıyoruz. Kişiliği ile çatışmalar yaşayan sindirilmiş bireylere dönüşüyoruz.

Şeytanın Yaz Dedikleri'nde, okunma, izlenme kaygısı yok. Dolayısı ile belli bir hedef kitlesi de yok. Yalnızca dile getirme söz konusu. Çöpe (içimize) atacağımıza burada olsunlar düşüncesi ile oluşacak. Maskeler takılmadan, dışlanma, yadırganma ya da beğenilme, alkışlanma, nezaketli olma kaygıları güdülmeksizin ifade..Tek kaygı ''haksız yere eleştiri yapılıyor olunabilir mi?'' düşüncesi olabilir ama zaten buraya düşen konular gün gibi ortada olan yaşamın gerçekleri olacağından zayıf bir olasılık olacaktır bu. Zaten amacım yalnızca olumsuzlukları dile getirmek değil. Keşke olsa da güzelliklerden söz edebilsek. Neyse, başlayalım bakalım.

Hiç yorum yok: